8 Mayıs 2015 Cuma

 ANTİK YUNAN TİYATRO MİMARİSİ

   Eski Yunanistan'da tiyatro kültürün en önemli parçasıydı. Tiyatrolar halkı eğlendirmenin yanı sıra halkı eğitmek için de kullanılmıştır. Bu dönemde sadece erkeklerin tiyatro oyuncusu olmasına izin verildiğinden erkek oyuncular gerektiğinde maskeler ile kadın rollerini de üstlenirlerdi.
   İlk olarak şarap tanrısı Dionysos'u(Şarap Tanrısı olup, şarabın sosyal ve faydalı etkilerini temsil eder) kutsamak için dinî törenlerde söylenen ilâhilerden doğan tiyatronun ilk oyuncusu, önceden plânlanmış soruları halktan biriymiş gibi öne çıkıp ilâhi korosuna yönelterek rol yapan Thespis olmuştur. Tiyatronun ilk olarak böyle doğmasından dolayı tiyatroların oynandığı yerler uzun süre halk tarafından tapınaklar kadar kutsal sayılmıştır.
   Bulgulara göre ilk tiyatrolar Dionysos adına yapılan dinî şenliklerde tapınakların önünde bulunan, aslen bir sunak olan ve halkın etrafındaki tepelere çıkarak seyrettiği, ilâhi söylenen yükseltilerdir. Tiyatrolar zamanla gelişerek ilk amfitiyatro( Roma uygarlığında gösteriler, gladyatör ve vahşi hayvan oyunları için kullanılan, daire ya da elips biçimli, yükselen tribünlerden oluşan bir kamu yapısıdır . Roma-Kolezyum) örnekleri oluşmuştur.
  Antik Yunan tiyatroları çok büyük, üstü açık yapılardır ve taraçalı oturma yerleri için eğimli bayırlarda inşa edilmişlerdir. Tiyatronun dinle yakın ilişkisinden dolayı tiyatrolar genellikle kutsal mekanlarda veya kutsal mekanların yanında bulunurlar.
   Antik Yunan Tiyatrosu kentin sosyo-kültürel yaşamında önemli bir olguyken dinsel törenlerin yapıldığı, şarkıların seslendirildiği, dansların edildiği, edebi eserlerin sahnelendiği alan ve mimari yapı olmuştur. Ayrıca güneşin konumu ve hakim rüzgarların yönü de önemli olmuş ve seyircinin soğuk rüzgarlar almaması, güneşin de izleyicileri de fazla rahatsız etmemesi önemsenmiştir (genelde manzara seyretmeleri de ön planda tutulmuş). 

  Sahnenin seyircilere bakmayan tarafı, beyaz taşlardan duvar ile kapatılmış, olayın geçtiği yere göre, bu duvarlara orman ya da deniz resimleri çizilmiştir. Arka fon ve oturakların oluşması günümüz tiyatro sanatının temelleri olarak kabul edilir.
  



  Antik Yunan tiyatrosunun mimarisi üç ana bölümden oluşur: orkestra,skene ve theatron

  Sahne sözcüğünü genelde ‘tiyatro oyununun oynandığı yer’ , ’tiyatro bölümünün bir bölümü’ anlamında kullanılır. Bu sözcüğün Yunan tiyatrosu içinde de aynı şekilde kullanılması süre dizinden bir sapma veya en azından bir belirtme yanlışı oluşturur.
  Yunan tiyatrosunun özü ,genellikle bir daire biçimine yaklaşması gerekmeyen ve sıkıştırılmış düz toprak parçasını içeren bir dans yeri olan orkestra idi . Tiyatronun ister tarihsel gelişimini ister gelişkin biçimini göz önüne getirelim ,orkestra bir çekirdek olarak kabul edilmeli .Tiyatro sanatının çıktığı eski dinsel törenler ,şarkılar ve danslar burada temsil edilebiliyordu .Bu dinsel tören gösterileri doğrudan doğruya katılmayan kişiler için izlence oluşturuyordu .Bu nedenle de ikinci bir adım olarak ,izleyiciler için theatron ,yani ‘izleme yeri’ adı verilen uygun bir yerin bulunması gerekmişti .Bu düz zeminli orkestradan yükselen bir yamaçla ya da bir çukurluktaki tiyatronun üç yanının duvarlarla çevrilmesiyle sağlanırdı .İlk zamanlarda çökme sakıncası bulunan tahta oturma yerlerine ilişkin kanıtlarda vardır .Theatron adı yapının tümü için kullanılmıştır .
  Skene ise oyuncuların oyunlarını oynadıkları kısımken birçok unsuru da içinde barındırmıştır. Sahne binasının tiyatro eşyalarını saklamak, dekor oluşturmak, oyunculara kostüm değiştirmeleri için mekan sağlamak gibi bölümleri içermiştir. İlk dönemler bu işler için çadır kurulurken, sonradan mimari haline gelmiştir. İlk ortaya çıktığı zamanlar sahne yüksek değilken, sonradan yükselmiştir. Önceleri sade bir sahne binası inşa edilirken sonradan çok katlı olarak inşa edilmiştir.
  Skene'nin oyuncular için bir ya da üç girişi bulunuyordu. Skene'nin izleyiciye bakan ve bir saray veya tapınak olarak dekore edilmiş olan yüzleri bir arka plan olarak hizmet ediyordu. Sonraları skenografi geliştikçe üzerinde orman, askeri kamp gibi başka temalar bulunan boyalı paneller arka plan olarak yerleştirilmeye başlandı.
  Skene ve oturma yerleri arasında parodoi adı verilen, biri sağda ve biri solda olmak üzere iki giriş daha bulunuyordu. Bu girişlerden koro ve dışarıdan gelenler (yani saray veya tapınak dışından gelenler) sahneye giriyorlardı. Eğer biri sağ parados'tan (Antik Yunan tiyatro yapısında, orkestranın her iki yanında karşılıklı bulunan giriş yolları.)  giriyorsa bu onun şehirden veya limandan geldiği anlamına geliyordu. Eğer sol parados'tan geliyorsa bu onun kırsal alandan veya başka bir ülkeden geldiğini temsil ediyordu.
  Skene, proscenio'nun hemen arkasında yer alan ve arka plan işlevi gören boyalı panellerin(periaktoi) üzerine iliştirildiği arka plandaki yapıdır. Antik Yunan tiyatrosunda korodan ayrı olarak aktörün ortaya çıkışı dramaya sahnelerin değiştiği yeni bir form kazandırdı. Bu şekilde, aktörün sahne aralarında dinlenebileceği ve kostümlerini değiştirebileceği ve çeşitli eşyaların saklandığı bir yere ihtiyaç duyuldu. Skene sözcüğü "çadır" veya "kulübe" anlamına gelir. Bu amaçla yapılan ilk yapıların ahşap gibi dayanıksız malzemelerden geçici bir yapı olarak inşa edildiği sanılıyor. Skene, Yunan tiyatrosunun dairesel yapısını kırmıştır. Skene zaman içerisinde büyük ölçüde değişime uğramıştır. Önceleri basit bir ahşap yapıyken sonraları bir dizi karmaşık taş yapıdan oluşmaya başlamış ve kalıcı hale gelmiştir.
  Skene'nin arka duvarı boyunca logeion adı verilen dar ama yükseltilmiş bir platform bulunur. Burası sadece oyuncular için tasarlanmış bir yerdir. Bu şekilde oyuncular korodan ayrılmış olur. Bu yapı muhtemelen helenistik dönemde gelişmiştir. Çünkü klasik tiyatroda logeion yoktu ve oyun tümüyle orkestra üzerinde oynanıyordu.
  Kalıcı skene'nin içerisinde oyun sırasında kullanılan çeşitli mekanizmalar bulunuyordu:
a) tanrıların sahnede belirmesini sağlayan bir vinç olan eorema. 
b) sahnenin iki tarafına konan ve sahnenin arka planını değiştirmek üzere eksenleri üzerinde dönen iki sütun olan periactoi. 
c) üzerinde ölülerin cesetlerinin gösterildiği tekerlekli bir platform olan ekeclema. (Bir cinayet veya intihar hiçbir zaman seyircilerin önünde gösterilmiyordu.)
  Yunanlılar tiyatrolarının asıl yapısını doğanın hazır olarak kendilerine vermesini isterler .Yunan kentlerine varlıklı, yabancı koruyucular gelmeden önce malzeme tutarları ve işçilik her zaman kısıtlayıcı bir etkendi .Bir tiyatronun temel nitelikteki gereksinimleri ,orkestra için düz bir yerle ,cavea için orkestradan başlayarak yükselen bir yamaçtı .Bunun için en iyisi çok dik bir kayalık olmayan bir tepe eteğiydi ;ya da tiyatro tepenin yüksek bir yerinde tasarlandığında ,teraslamayla düz bir orkestra yeri sağlanırdı.
  Tiyatronun konumuna ilişkin birkaç deneysel genelleme yapılabilir .Cavea,ön yüzünün güneye verilmesi yeğlenir.
  Orkestra başından sonuna kadar sıkıştırılmış toprak olarak kaldı .Üzerine pek rahat dans edilemeyen bezemeli taş zemin Roma çağında ortaya çıktı.
  Orkestranın aslında daire biçimli olması gerekmiyordu ;proskenıon ve sonunda da sahne ,orkestranın yerini ele geçirinceye kadar ,daire çevresinin bütünlenmesi olasılığına karşı bir tiyatroda bile tümüyle düzgün değildi.
  En sonunda cavea ,yamacın ortasına bir çukur kazılarak uçlarında da birer set yapılarak bir yarım daireyi aştı .Cavea’nın eğimi uçlarda hafifçe dışa doğru açıldı ,yani oturma yerlerinin son bölümlerinin yarı çapları orta bölümdekinden biraz daha geniş tasarlandı .Böyle bir düzen bu bölümde oturanların gösteriyi daha iyi izlemelerine yaradı ,tiyatronun dolup boşalmasını kolaylaştırdı.
  





   Tiyatronun ilk gelişmesi çok açıklıkla olmasa da ,en iyi biçimde Yunan tiyatrolarının ilk örneğini oluşturan Atina Diaonysos tiyatrosunda görülebilir.
  Önceleri şenlikler sırasında kurulup daha sonra kaldırılan ahşap sıralı geçici oyun alanları vardı .Bilinen eski sürekli yapı Atina’da akropolis’in güney yamacına kurulan Dıonysos Eleutherus Tiyatrosudur .MÖ 460’a değin bir teras üzerinde yer alan bir orkestra ,buraya girişi sağlayan eğimli bir yol ,küçük bir Dıonysos tapınağı ve yamaçtaki oturma setleri yapının ögeleriydi .MÖ 458’den sonra orkhestranın bir bölümü basit sahne binasına ayrılmış.421-415 arasında da bu yapı taş bir bina olarak inşa edilmiştir.



  Biçimiyle ilgili çok çeşitli görüşler bulunan bu erken sahne binasının ortasında oyunlara göre farklı işlevler üstlenen bir açıklığın bulunduğu genellikle kabul edilmektedir .Çoğunlukla baş kahramanın sarayı ya da tapınak bu açıklığa kurulan dekorlarla temsil ediliyordu .Erken oyunlarda sahnede önemli tek bir yapının kurulması yeterliyken giderek iki ya da üç yapı gerektiren oyunlar yazılmaya başlanmıştır . Dolayısıyla sahne binasının iki yanında ,paraskenion denilen öne taşkın iki oda ortaya çıkmış ,sahnede daha çok mekanın anlatılabilmesini sağlamıştır .Paraskenıon çok sayıda yapının temsil edilmesine olanak getirdiği gibi önceleri sahne binasıyla oturma sıraları arasında iki geçitten ibaret olan giriş olanağının da arttırmıştır.
  Dionysos Tiyatrosunun ilk paraskenionu ahşaptandı .Yapının taş sahnesi ve oturma sıraları MÖ 338-326da yaptırılmıştır .Bu dönem sahnesinin rekonstrüksiyonuyla ilgili çok farklı görüşler bulunan tiyatronun at nalı biçiminde düzenlenmiş cavea’sı her noktadan oyunun aynı derecede iyi algılanabilmesi hedeflenerek yapılmıştır .Seyirciler oturma sıralarına yapının iki yanında yer alan ve oyuncularında orkhesraya girip çıkarken kullandıkları parados denen geçitlerden geçip orkhestranın çevresindeki su kanalının ardında dolanan geçitten tırmanılan merdivenlerle ulaşırlardı .Taş sıra üstünde oturma yerleri bir kişiye yetecek alanı belirleyen çizgilerle bölünmüştür.
  Antik Çağın en güzel oranlara sahip en güzel tiyatro yapısı mimar Genç Polykleitos’un yapıtı olan Epidauros Tiyatrosudur .Doğal bir yamaca yaslanmış olan cavea’sı radyal merdivenlerle alt bölümde 12 üstte 22 kerkise ayrılmıştır.Orkhestra kireçtaşından bir diziyle tam bir daire olarak belirlenmiş cavea sahne binasına değil orkhestraya yönelik olarak bu daireyi izler biçimde düzenlenmiştir .Her seyirciye eşit görme olanağı tanıyan bu yapıda orkhestraya teğet olan sahne binası henüz basit bir yapıdır ve yalnızca oyunlara fon görevi üstlenmiştir .Sahne binası asıl gelişmesini Klasik Dönemden sona Helenistik Dönemde yapacaktır .Burada üzerinde bulunması gereken bir önemli noktada Klasik Yunan tiyatrosunda tüm oyunun orkhestra seviyesinde oynanmasıydı yani yükseltilmiş bir sahne henüz söz konusu değildi.




  Helenistik Dönemde tiyatro oyununda tek oyuncular önem kazanmaya başlayınca seyircinin bu kişileri daha iyi görebilmesi için yükseltilmiş bir sahnenin gereği ortaya çıkmıştır .Bu dönemin en önemli yapısı MÖ 340 ta yapılmış olan Priene Tiyatrosudur .At nalı biçimindeki cavea’sı doğal bir yamaca oturtulmuş yanlarda destek duvarlarıyla güçlendirilimiştir .Taş sahne binası iki katlı basit bir yapıdır .Üst katında kaç açıklık bulunduğu tartışma konusudur .Kesin olarak proskenion üstünde orkhestra seviyesinden yüksek bir sahnenin ve onun ardında en az bir thyroma’nın varlığıdır.
   Orkhestradaki koroya proskenion fon oluştururken yüksek sahnede yer alan oyunculara kapalı ev cephesi biçimindeki sahne binası ve çeşitli iç mekanlar biçiminde düzenlenebilen orta açıklık fon oluşturuyordu .Yunan tapınak ve saraylarında iki katlı alt katı öne taşan yapı tipi çok kullanılmıştır .Dolayısıyla bu yapı biçiminin tapınak ve saraylarda geçen oyunların sahnelendiği tiyatro sahne binası içinde uygun bulunduğu ve Helenistik tiyatro sahnesinin böyle yerel bir yapı tipinden kaynaklandığı düşünülmektedir .Ancak yanlardaki paraskenia yerini sahneye ulaşımı sağlayan rampalara bırakmış ,paraskenialı tiyatrolar pek ender yapılmıştır.
   Pek çok ahşap sahne binasının taştan yeniden yapıldığı Heleniktik Dönemde iki oyuncu sınıfının belirlenmesiyle (koro ve oyuncular)sahnenin iki bölümdem oluşması (orkhestra ve logeıon) denk düşmektedir .Sonunda Yunan tiyatrosu  arkaik orkhestrası ,Klasik Dönemde biçimlenmiş cavea’sı ve Helenistik sahnesiyle en gelişmiş biçimine ulaşmıştır.







  Bergama yukarı tiyatrosu dik bir yamaca kuruludurTürkiye’nin en çok oturma sıralı tiyatrosudur .Erken dönemde yapılmış tiyatronun bugünki durumu Roma dönemindeki büyütülmüş halidir .Üç kademeli tiyatro batıya bakar .Genişliği 3 ayak 10 parmak olan iki orta yol üç kademeyi birbirinden ayırır .Birinci kademsinde 25,ikinci kademesinde 33,üçüncüde 22 oturma sırası sayılabilmektedir.Toplam 80 sıralı tiyatronun arazi şartları gereği ince uzun olması çok dik izlenimi verir. Bergama’nın taştan tiyatrosu İÖ.3.yy’da yapılmıştır.İÖ 197’den başlayarak yaklaşık 38 yıl süren çalışmayla günümüzdeki büyüklüğüne ulaşmıştır.
  Tiyatronun hemen altındaki yaklaşık 250 m boyutundaki terasın bitiminden yukarı doğru basamaklarla ulaşılan Dıonysos tapınağı vardı.Ahşap sahne binasını da taşıyan bu uzun terası ayakta tutan kemerli destek duvarlar  bazı yerlerde beş kattır.Erken dönem tiyatrolarında görüldüğü üzere ahşap sahnenin direklerinin girdiği delikler günümüze ulaşmıştır. Destek duvarlarının üstündeki dolgu alanına bir bölümü oturan sahne binasının ahşaptan yapılması bir zorunluktu. Sahne binası taştan yapılarak ahşap sahne binası seviyesine yükselseydi,yüksek taş binanın dolgu zemin üstüne yapacağı baskı,altındaki zeminin kaymasına neden olabilirdi.Alçak tutulacak taş sahne binası ise,80 sıralı bir açık hava tiyatrosunda sesin yankılanmasını sağlayamaz.
  Tiyatroların genel olarak orkestranın etrafı izleyici koyağıyla çevrilirken;burada yarım dairenin ancak yarıya yakın bir bölümü izleyici sıralarıyla sarılabilmişti.Eğer orkestranın yarım dairesinin tamamı 80 sıralık koyakla çevrilseydi Anadolu’nun en büyük tiyatrosu olarak izleyici sayısı 30.000’i geçerdi.Orkestra yarıçapı 39 ayak 9 parmaktır.Bu günkü tiyatronun kapasitesi yaklaşık 13.800 kişiliktir.




  Efes antik tiyatrosu ilk olarak M.Ö. 2. yüzyılın sonlarında inşa edilmiştir. Cladius döneminde (41-54) eklemeler yapılmaya başlanmıştır. Sahne binasının ilk iki katı Nero döneminde (54-68), üçüncü kat ise Septimius Severus döneminde (193-211) inşa edilmiştir. Analemma duvarları 92-112 yılları arasında, velarium (tente) ve scaenae frons süslemeleri 140-144 yılları arasında, velarium yenilemesi ise 200-210 arasında yapılmıştır. Sahnenin ön yüzü nişler, sütunlar, kabartma ve heykellerle bezenmiştir. Auditorium üzerinde sütunlu bir galeri yer almaktadır. Orkestrası yarım daire biçimlidir. Paradoslar ise Grek özelliği gösterir. Auditoriumu iki diazoma ile üç bölüme ayrılmıştır ve en alt oturma sırasında orkestrayı çevreleyen korkuluklar yer almaktadır. Yamaca yaslanmış olması, auditoriumunun at nalı biçimli olması, ve paradosların çapraz olması Hellenistik özellikleridir, orkestra yarım daire biçimiyle ve sahnenin düzenlenişi Roma planındadır. Auditoriumun genişliği 145 metre, yüksekliği 30 metredir. Yaklaşık 24-25 bin kişi kapasitelidir. Sahne 25x40 metre ölçülerindedir.